- bir\ şey\ için\ olmak
- предназнача́ть
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deli divane (âşık) olmak — (bir kimse veya bir şey için) aşırı derecede sevmek Bütün yaratıklar birbirlerine deli divane âşık oldular. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurban olmak — bir kimse veya bir şey için kendini feda etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
deli olmak — tkz. 1) (bir şey için veya bir şeye) çok sevmek Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu. 2) (bir şey için veya bir şeye) çok sinirlenmek 3) (bir şey için veya bir şeye) delirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mağlup olmak — 1) yenilmek Gelen imdat kuvvetinden vaktiyle haber alamıyor, mağlup oluyoruz. O. S. Orhon 2) mec. isteğine karşı duramamak, gerçekleşmemesi gereken bir şey için iradesizlik gösterip direnememek ve yapılmasını kabul etmek Bu hevesine mağlup… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişe dokunur (olmak) — (bir şey) işe yarar, belirtilmeye değer, önemli (olmak) Bu türlü yazıları okumaktan içlerinde dişe dokunur bir şey olmadığı için midir, nedir pek hoşlanmıyorum. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sigorta olmak — bir kimse veya bir şey ileride olabileceği düşünülen kazanın zararını gidermek için sigortaya bağlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kira — is., Ar. kirāˀ 1) Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye. Ç. Altan 2) Bu biçimde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaramak — e 1) Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak Kuru lafın işe yarayacağına hiç aklı ermedi. Ö. Seyfettin 2) Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yaramamak yarasın! … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet — is., Ar. ḥācet 1) Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum Bu kadar külfete hacet yok. 2) Tanrı dan yerine getirilmesi beklenen dilek Bu devri yüz defa yapabildiniz mi, mutlaka her hacetiniz de yerine gelir. Y. K. Karaosmanoğlu 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük